Antalya'da diplomasi yeniden kurgulanıyor
Deniz, kum, güneş ve tatil denince akla ilk gelen Antalya şimdi de diplomasi kenti olarak biliniyor. Artık dünyada geleneksel diplomasi forumunun önemli bir ayağı haline gelen “Antalya Diplomasi Buluşmaları”ile bu yıl NATO Gen.Sek., Aliyev, Nazarbay gibi onlarca üst düzey devlet adamlarına ev sahipliği yaparak, Türkiye bir kez daha “dünya 5’den büyüktür” çağrısını yineledi.
“Diplomasiyi Yeniden Kurgulamak” ana başlığı ile belirlenen Foruma, 17 devlet ve hükumet başkanı, 80 bakan ve 39 uluslararası örgüt temsilcisi katılımıyla toplamda 75 ülkeden temsilcinin katılmış olması, Türkiye’nin kilit ve anahtar ülke olduğunu göstermekte.
Bu çerçeveden baktığımızda Antalya Diplomasi Forumu’nun verdiği mesajları şu şekilde okumak ve değerlendirmek gerekir:
1-Türkiye; “Dünya, 2014’de Kırım’ın haksız işgaline karşı çıksaydı, bugünkü tablo bu şekilde oluşur muydu?” diyerek hem Kırım’ın haksız işgalini ve hem bu konuyla ilgili Moskova’ya tepkisini bir kez daha vurgulamış oldu. Hem de vatan Kırım meselesini bir kez daha dünya gündemine taşımış oldu.
2-Türkiye; devam eden Ukrayna krizine dikkat çekerek verilen sözleri hatırlatarak Batı’nın ve Amerika’nın beceriksizliğini onların yüzüne haykırdı
3-BM üyesi 193 ülkenin kaderini beş ülkenin eline bırakan sistemin iflas ettiğini vurgulayan Türkiye bir kez daha “dünya beş’ten büyüktür” diyerek daha adil bir dünya için sistemin reforme edilmesi çağrısında bulunmuştur.
4-Antalya’daki foruma 17 devlet ve hükümet başkanı olmak üzere 75 ülkeden temsilcinin katılmış olması ile Türkiye; diplomasinin yeniden kurgulanması vaktinin geldiği mesajını dünyaya vermiştir.
5-Türkiye; hem ABD, hem Batı, hem NATO hem de Rusya’ya yönelik verdiği mesajlarla Ankara’nın küresel diplomaside her alanda “oyun kurucu” olarak sahada yer almak istediği mesajını iletmiştir.
6-Türkiye; özellikle kendi etki alanlarında; Afrika, Ortadoğu, Balkanlar, Kafkasya ve Orta Asya coğrafyasında kendisinin bilgisi dışındaki oluşumlara asla kayıtsız kalmayacağı mesajını küreselcilere vermiştir.
Türkiye’nin, artık “Ankara merkezli” milli siyaset ve milli stratejik planlamayı uygulama vakti gelmiştir.
