FETÖ'nün ihanetleri yüksek sesle konuşulmaya başladığından bu yana farklı tarikat ve cemaatlere yönelik tartışmalar da başladı.
Türkiye'de tarikat ve cemaatlerin faaliyetleri artık yeniden sorgulanıyor.
İslam dünyasında yaşanan çatışmaların kaynağı ile ilgili konunun uzmanı olan kişilere televizyon programlarımda sorular soruyorum.
Neden İslam dünyası acı üzerine acılar yaşıyor? Neden Müslümanlar birbirini katlediyor?
Prof. Dr. Ramazan Biçer'e de sordum bu soruları.
Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim görevlisi olan Prof. Dr. Biçer, çatışmaların kaynağı olarak cemaat ve tarikatları gösterdi. Biçer, bu dini oluşumların, kendi anlayışlarını din yerine koymaları nedeniyle çatışmaların yaşandığını kaydetti.
Biçer programda, 'Algı, anlayış, felsefe, mezhep, tarikat, tutum, cemaat olgularını dinin özü olarak, temel nitelikleri olarak görüyoruz. Bütün bakış açımız, bütün ölçülerimiz ve değerlendirmelerimiz bu eksende olduğu için bu eksene uymayan insanları hemen öteliyoruz' dedi.
Bu önemli bir uyarı. Mezhepleri de dinin yerine koyuyoruz.
Cemaatlerin yada düşünce oluşumlarının kendi anlayışlarını din yerine koymalarından kaynaklanan sorunlara dikkat çeken Biçer, 'Sorunlar buradan çıkıyor. Üst çatı meselesini bir türlü edinemedik. Bir kişinin özel anlamda, daha öz prensipleri olabilir, günlük hayatında, anlayışında, yaşayış biçiminde bunlar olabilir ama sosyal hayata çıktığı zaman bu anlayışları ikinci plana atıp ortak değerler, İslami ve insani ortak değerlerle hareket etmemiz lazım, bunu yapabilirsek başarılı oluruz' diye konuştu.
İslami düşüncesi olan, İslami söylemli sivil toplum kuruluşlarına ihtiyaç olduğunu belirten Biçer sorunun bu grupların dar ölçülerle hareket etmesine bağladı. Ayrıca İslami cemaatlerin ve tarikatların mutlak siyasetten uzak durmaları gerektiğini belirtti.
Biçer, 'Bunların varlığı zorunludur, olması da gerekiyor, ne kadar kaldırmaya çalışsanızda bu tarihsel olarak da insani olarak da mümkün değil. Çünkü bazı şeyleri bazı insanlar daha iyi bilir, ben herşeyi bilemeyeceğime göre daha iyi bilenlerle birlikte hareket etmem, onlara sormam ve onların göstermiş olduğu ölçülerle hareket etmem daha doğaldır. Bu sadece Müslümanlara özgü de değildir. Günümüzdeki en büyük sıkıntı; İslami cemaatlerin, kendisini Müslüman olarak nitelendiren kesimlerin, çok dar anlamda dar ölçülerle hareket etmesi diğerlerini dışlıyor. İnsani ölçü olarak söylemlerimiz ile eylemlerimiz arasındaki çelişkinin giderilmesi lazım. Özellikle bizim şuan en büyük beklentimiz bu grupların söylemleri ile hareket etmeleri ve mutlak siyasi arenadan uzak durmaları' diye konuştu.
Prof. Biçer'in uyarıları önemli. Bir kez daha hatırlatayım. Programı yaptığım dönemde çok ses getirmişti. Süleymaniye Vakfı Başkanı Prof. Abdülaziz Bayındır, ilahiyat fakültelerinde öğretilen din ile IŞİD'in dininin aynı olduğunu benim programımda söylemişti. Bu uyarının ardından kimseden ses çıkmamıştı.
